27 Eylül 2010 Pazartesi

*Karaktersiz insan nedir sorusuna insanların vermiş olduğu cevaplar :)*

*Karaktersiz insan nedir sorusuna insanların vermiş olduğu cevaplar :)*


en belirgin karakteristik özelliği verdiği sözlerde durmaz, münafıktır filan


diye giriyormuşum olaya şimdi. döneklik de var tabi, tam oturmadığı için


birtakım şeyler. bak mesela karaktersiz bi insana, gözlemle az, her durumda


her şeyi söyleyip yapabilme, sonra da bunları çok çabuk unutabilme


yüzsüzlüğüne sahiptir kendisi.


elbette ki hepimiz karaktersiz bir insanla karşılaştığımızda belli


derecelerde şaşırıyoruz. ben mesela şahsen 3-5 gün gelemiyorum kendime,


üzülüyorum. l.. diyorum karakter kursu verilse insanlara, dünya daha güzel


bi yer olmaz mıydı? gülsek eğlensek falan filan ne güzel olurdu dimi canlar?


la şimdi hali hazırda karaktersiz bir insanın da hangi karakteristik


özelliği konuşmaya değer ki arkadaşım?


çarpık ve yontulmamış bir karakteristik özelliğe sahip olmasıdır. bu


kategorideki insanlar için en belirgin karakteristik özellikse, karakter


bulanıklığıdır ruhlarını kirleten.


karaktersizliğinin farkında değildir.

yüzsüzlük, utanmazlık.


yalancıdır. kendini çok zeki zanneder.


bencildir,


kaypaktır,


dünyanın merkezinde kendinin olduğunu sanır,


insanları kullanmaya bayılır,


yalancıdır,


hatta yalanını takip edemeyecek kadar geri zekalıdır,


bir de en tipik özelliği: zavallıdır.


nabza göre şerbet verir böyleleri.

yalan söylerler, kendilerini ilgilendirmeyen meselelerde yorum yaparlar ,

dedikoducudurlar ve bu ortaya çıktığında çok alakasız birine bok atarak


sıvışırlar.


bir de nasıl olur anlamam bunların çok arkadaşı vardır.


yalakadırlar. dışardan çok iyi,çok anlayışlı falan görünürler ama ben en

azından bir kısmının suratına karakterini yansıttığı fikrindeyim. benim

karşıma çıkanlarda genelde böyle bir durum vardı mesela.

özellikle erkeklerde çok fena bir durumdur çok...


her ortama hiç zorluk çekmeden uyum sağlayabilmeleri, yani bukelamun gibi


olmalarıdır. arkadaşım, bir insan herkesle mi kanka muhabbetine girer yahu?


yüzsüzlüktür.


başkalarının hatta en yakınlarının mutsuzluğundan mutlu olurlar.


viskozitesi yüksektir.


karaktersizler genelde karşısındaki gibi davranır, o ne yaparsa karşı tepki


olarak da aynısını verir kendisi bir tepki geliştiremez; insanları çileden


çıkarma konusunda oldukça başarılıdırlar, tahammül sınırlarını zorlarlar.


"gün gelecek bu liste öylesine uzayacak ki her birimizde bulunan karaktersiz


özellikler bir bir dökülecek ve hepimiz karaktersiz olmuş olacağız."


kuzey karadeniz çayırları, bir öğlen vakti, 2009.


şuursuzdur.ne kadar iğrenç ve yer yer değişen söylemlerde bulunduğunun


hesabını tutmaz .boşuna yaşadığını şu dünyada gereksiz bir yer ve beden


işgal ettiğini bilmez.kendine ve insanlığa karşı bir duruşu olmadığı


anlaşıldığı halde bu karaktersizliğinin yüzüne vurulmamasının ona bir lütuf


olduğunu anlamaksızın yaşar gider. bir toplulukta bir sohbette veya ilişkide


gelişi ile değil gidişi ile mutluluk verenlerdendir.


karaktersiz insanın en belirgin karakteristik özelliği, karaktersiz

oluşudur. bir masa, bir tabure kadar bir kalıbının olmayışıdır. bir


aitliğinin olmadığıdır. bi de şöyle buyurunlar var; ''benim herhangi bir


özelliğim yok, aykırıyım lan ben'' -lakin bir bilse en büyük karakteristik


özelliklerden biri de aykırı olmaktır. 5 yaşındayken ne kadar aykırıysan 55

yaşında da o vaziyet kalman, burcunu söylerken ''karakteristik tüm


özelliklerine sahibim'' diyenler de vardır ki, sahipleri olur inşallah.

bu insanlar dışarıdan okadar iyi gözükür ki adam zannedersiniz.insanları

kendi merkezine çeker ve kullanır.ahlaksızdır ve haindir aynı zamanda


yalancıdır.iki lafından birinde yemin eder.para için herkesi satar maddiyatı


yüksek maneviyatı zayıftır.


 kimseyi beğenmezken kendini bir şekilde otorite sahibi ilan


eder;kendisi ile aynı fikirde olanları pek bir sever olmayanları zaten


etrafında bile istemez..işine gelen insanlarla can ciğer kuzu sarması

olurken ertesi gün başka kankalar bulmak da bir o kadar kolaydır bunlar


için..



26 Eylül 2010 Pazar

Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil....

Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil....

 
Arabanın lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar.

Adam arabayı kenara zor yanaştırır.

Sonraki işlem malum...

Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.

Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.

Mazgal açılır gibi değil,

Bijonlar görünmüyor bile.

Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar,

çaresiz kaldırıma çöker.

Olayı en başından beri akıl hastanesinin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;

- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?

- Sorma birader,lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.

- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun.

Seni, 1 lastikçiye kadar idare eder.

Adam hemen denileni yapar.

Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:

- Senin ne işin var tımarhanede?

Cevap müthiştir....

- Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil....!







Dışarıda yağmur ve soğuk var



Dışarıda yağmur ve soğuk var  

Her günü aynı insanlarla geçen, her gün farklı olaylarla anlık heyecanlar yaşadığımız hayatımız... Tanımadığımız isimlerin karışmadığı, kahramanları sabit ama güzelliklerle dolu pembe hayallerimiz ve bize belki de her şeyden çok yaşama heyecanı veren, nerede nasıl karşılaşacağımızı bilmeden beklediğimiz küçük mutluluklarımız... Hepsi, belki de daha fazlası bizim...
Bu hayatta hiçbir zaman sahip olmadığımız eşyalar, bürünmediğimiz kişilikler yaşamadığımız olaylar da vardı. Hayallerimizde yer yoktu bize ait olmayanlara. Kendimizi hiç arkadaşları soğuk kaldırımlarda yatarken battaniyeye sarılıp uyuma lüksüne sahip bir sokak çocuğu olarak düşünmedik... Bu değildi bizim mutluluk anlayışımız.
Yeni insanlarla tanışıp konuşmanın zevk olduğu hayatımızda insanlarla tanışmadan konuşmanın ''abi bir mendil de sen al ne olur'' demenin adı yoktu. Önümüzdeki kışı nerede geçireceğimiz düşüncesi tedirgin etmedi bizi...
Çocukluklarını şehrin kalabalığında kaybetmiş olmaları mıydı onları bizden farklı yapan? Zayıf bel ve omuzlarına yüklenen ağır yükleri bizim kaldıramadığımız hafif yüklerden daha istekli kaldırmaları mıydı yoksa?
Tebessüm eden bir yüz görmenin mutluluğunu bizim duygusuzluğumuzda unutan gözleri yaşama sevinciyle parlamıyordu. Annemizin kollarında uyuyakaldığımız günlerde kendilerini kaldırımların soğukluğuyla avutan yüreklerin de bir insana ait olduğunu anlamamız zamanımızı mı almalıydı?
İnsanların sahip oldukları haklardan bihaber oluşları mıydı onları yaşadıkları hayata mahkum eden? Biz okullarımızda iyi bir eğitim görürken yaşıtlarımızın ekmek parası için çalışmasında değildi adalet. Bu kadarlık olmamalıydı sorumluluk anlayışımız. Onlar da insandı her insan kadar. Ne yapmamız gerektiğini düşünmek için zamana ihtiyacımız olmamalıydı, yarınlara umutla bakmalarını sağlamak bizi yoracak kadar zor değildi.
Uyuyan vicdanlarımız harekete geçsin artık. Onlara insan olduklarını hatırlatarak verelim haklarını. Gözlerinden isyan gözyaşları akmasın, bakışları yaşama sevinciyle dolu olsun onların da..akıllarını, o gece nerede uyuyacaklarını düşünerek değil; insanlık için ne yapacağını düşünerek yoracağı bir hayatı yaşama şansı tanıyalım onlara.
Yoksa susturulmuş vicdanlarımızı hayatın gerçekleri arasında ezilmiş yüreklerine tercih mi edeceğiz?..
Dışarıda yağmur ve soğuk var.


Beni sarıp sarmalayan,


Islanmaktan ve üşümekten kollayan bu dört duvar,


Yüreğimi ısıtmaya yetmiyor.


Ne mümkün dışarıdakileri unutmak,


Ve sokak aklıma zincir vurarak


Bir yanımı alıkoyuyor.


İçim üşüyor içim, İçim üşüyor...


Vicdan nedir? kaç paraya satılır abi? hani şu lokantada önümüzdeki 3-5 çeşit yemeği kaşıklarken cam kenarına gelen çıplak ayaklı sokak çocuğuna "manzaramızı" kirlettiği için içimizden kızarak hatta kızgınlığımızı dışa vurmamıza engel olamayan güçmüdür vicdan?


ve yahut arabamızla yol alırken dışardaki ayaza aldırmadan 1 ekmek alabilmek için çıplak elleriyle bir selpak satabilme çabasıyla arabamıza dokununca sinirlenmemize neden olan, malımızı onların ellerinden değerli kılanmıdır?..


nedir abi vicdan dedikleri şey?





Kul kurar kader gülermiş

*Kul kurar kader gülermiş
Bazı hikayelerin sonu mutsuz bitermiş* ** *
Ama kadere inat insanoğlu hayal kurmaya Yazgım değişir diye inanmaya devam edermiş * *
İnsanız bir anlam ararız yaşamak için Ait oluruz sahip oluruz yada olamayız* *
Hesaplar yaparız sonumuzu bilemeden Dünyalar kurarız dengimizi bulamadan * *
Acılar çekeriz hesabını soramadan Yeminler ederiz tutamadan Çeker gideriz*





HAYVANLAR ALEMİ